top of page

Van Gogh hayranlarını o bilinmeyen yönlerine davet ediyoruz!

  • aysenurerden
  • 28 May 2019
  • 3 dakikada okunur

Sanat tarihinin en dramatik yaratıcılarından ünlü Hollandalı ressam…



ree

Ünlü ressamlar denildiğinde, akla şüphesiz gelen ilk isimlerden biridir Vincent van Gogh. Hayatına kendi kulağını keserek ve intihar ederek son vermesiyle hatırlanır. İlginç hayatıyla da dikkat çeken bir isimdir. Değeri aslında ölümünden sonra anlaşılmıştır. Hayatının son yıllarını o muhteşem resimlerini ortaya koymaya adamış bu muhteşem resimlerin ardındaysa zor bir hayat var. Van Gogh 27 yaşına kadar hiç resim yapmadı. İlk resmini yaptığı 27 yaşından öldüğü 37 yaşına kadar ise kendini resim sanatına adadı. Hayatı boyunca bir ressam olarak değer görmemesine rağmen asla vazgeçmedi. Van Gogh hayatının 10 yılında resim yapmış olmasına rağmen neredeyse 900 tane resmi bulunur. Bu da haftada yaklaşık iki tane resim yapmış olduğu anlamına geliyor. Ayrıca tüm resimlerin, çizimlerin, eksizlerin toplamı ise yaklaşık 2000 kadar bu bir ressam için inanılmaz bir sayıdır. Bir çok sanatçı gibi maalesef onunda değeri öldükten sonra bilinen sanatçılar arasında. Yaşadığı dönemde resimlerinin değeri anlaşılmayan van Gogh günümüzde dünyanın gelmiş geçmiş en iyi ressamlarından biri olarak görülüyor. Yaşadığı dönemde değeri anlaşılmadığı içinde yalnızca bir resmini satabilmiş. Vincent van Gogh’un kendi kulağını kesebilecek kadar bir hastalığının olduğu biliniyor. Bu hastalığın temporal lob epilepsisi olduğu düşünülüyor. Vincent 22 yaşında Londra’da kirada yaşadığı bir galeride ev sahibinin kızı Ursula’ya aşık olmuştu. Hissettiği aşk ruhunu bir mengeneye sıkıştırmış ve boğuyor gibiydi. Ursula olmadan yaşayamayacağı düşüncesi içinde bir çığ gibi büyümeye başladığında onunla evlenmek istediğini söylemiştir ancak genç Vincent’in aşkı ne yazık ki tek taraflıydı. Evlilik teklifinin olumsuz karşılığında dünyada onun için olumlu olabilecek hiçbir şeyin kalmadığı doğrusu içini kaplamıştı. Bu yaşadığı ilk aşk ve ilk hayal kırıklığıydı. Bu psikolojiyle Londra’da kaldığı galeriden de uzaklaştı. Aynı galerinin Paris şubesine kaçıp orada da barınamamıştı. Üzüntüsü öfkesi bardaktan boşalırcasına etrafa dökülmüştü. Aşkın zehrini bünyesinden atmaya çalışıyordu hayat artık onun için anlamsızdı ve zordu. Tüm acılar üstüne gelmiş ve birikmişti kendini resim yapmaya vermişti. Resmin büyüsüne kapıldığı zamanlar işte bu hüzün dolu zamanlarıydı. Bu zamanlarda en yakınında olan ve ona kol kanat geren kardeşi Teo idi. Anotomi ve perspektifi öğrenmiş kardeşi Teo da ona en büyük maddi desteği sağlamıştı. Bir daha kalbim kırılmayacak diye düşünürken ailesinin yanına dönmüştü.

Burada komşusu Margott ile arasında bir aşk başlamıştı ve yaraları kabuk bağlıyordu. Bu sefer engeli kendi ailesiydi komşusuyla evlenmesini istemeyen ailesiyle savaş verdi sonunda ise intihara kalkıştı. Yine çok fazlasıyla sarsıldığı bir dönem geçirmişti. 1888’de Güney Fransa’da bir kasabaya yerleşti. Daima güneşli ve bahar havasında olan bu kasabada Akdenizin rengi onu büyülemişti. Artık burada fazlaca resim yapıyor içindeki salt sevgiyi resimlere döküyordu. Resim artık öylece hayatının bir parçası olmuştu ki fırçayı bir kenara attı ve artık sadece boya tüpünü tuvalin üzerine sıkıp parmaklarıyla o boyayı zevkle eziyordu. Hatta bazen boyaya duyduğu aşkla deliriyot tadına bakmak için yiyordu.

İlk geldiğinde büyülendiği kasabanın güneşi yaz aylarında onu bunaltmaya başlamıştı. Tarlada güneş altında çalışmak zorunda olmak sinirlerini yıpratmıştı. Ressam arkadaşıyla birlikte yaşamak onun için kolay değildi. Arkadaşının küstah tavırları onu rahatsız ediyordu. 23 Aralık 1890 gecesi o an oralarda bulunan usturayı ressam arkadaşının boynuna dayamış arkadaşı kendine bir şekilde savunmuştur. Ancak hırsını alamayan Vincent kendi kulağını kesmiştir. Arkadaşı kaçmıştı kardeşi Teo yine kardeşini kurtarmaya gelmişti ve hastaneye yatırmıştı ve kulağını tedavi ettirdi. Tedavisi sırasında halisünasyon görmeye başlamıştı ve bu yeni şeylerin habercisiydi. Belli ki yara bantları onu şimdiye kadar anca getirebilmişti. Kendi isteğiyle akıl hastanesine yattı ve burada yaklaşık 200 tablo meydana getirdi. Kırmızı Üzüm Bağı adını verdiği tablosu Vincent hala yaşıyorken adını verdiği satılan ilk ve son tablosuydu. Bu onun resim olarak adını verdiği ve bu mutlulukla yaşadığı bir tabloydu. Vincent hastaneden taburcu edildiğinde kardeşi Teo onu tekrar Paris’e getirdi ancak o 27 Temmuz 1890 günü tarlalara resim yapmaya gitmişti ki daha önceden bulduğu bir silahı göğsü ile karnı arasına ateşledi. Onu bir yandan büyüyen bir yandan delirten güneş ölümüne şahitlik eden güneş daha acıklı parladı. Ona yetişen yine Teo oldu ama onu sadece daha iki gün yaşatabildiler. Bir yıl sonra da Teo öldü. Paris’in Kuzey Batısındaki köye Vincent’in yanına gömüldü. Öldükten sonra Pariste Bağımsız Sanatçılar sergisinde teşhir edilen eserleriyle bir anda ünlendi. 37 yıllık hayatı buna vefa vermedi ama son üç dört yılda yaptığı tablolarla resim dünyasının ölümsüzlerinden olmayı başardı.

 
 
 

Comments


© 2023 by The Artifact. Proudly created with Wix.com

bottom of page